Buz Üzerinde Yürümek

 

İngilizce' de walking on thin ice diye bir terim vardır. Tehlikeli işlere kalkanları uyarmak için söylenir. "Buz ince kırılırsa suya düşer bir daha da çıkamazsın" anlamında söylenir.


Buz üzerinde yürümek deyince aklıma önce bu deyim, sonra da Cehennemin son bölümlerindeki buz geldi.

Ateşten geçen Dante ve Virgil devlerin olduğu bölüme gelirler, orada bir dev onları avucuna alır yere bırakır. Bırakıldıkları yer buzdur. Cehennemin dibini boyla dediklerimizin gittikleri yer aslında ateş değil buzdur bu şiirde. Kalplerindeki soğukluğa karşı kardeş katilleri, sevdiklerine ailelerine dinlerine ve devletlerine ihanet edenler buzun içerisine hapsolunmakla cezalandırılmışlardır. Soğuktan çeneleri takırdar, gözlerinden akan yaşlar buz tutar gözlerini kapatır hem acı çekerler hem önlerini göremezler.

Şeytanın kendisi de buradadır. O da buzun içine hapsedilmiş, ne kadar debelense kurtulamamaktadır.

Şeytanların bağlandığı bir gün vardır ve o gün eninde sonunda gelecektir.

Bir de bu şeytan dilsizdir konuşmaz. Daha evvelce insanların kulağına günah fısıldayan Şeytanın Cehennem’de sesi kesilmiştir. Şeytanlara verilecek güzel bir ceza diyebiliriz. Öyle çok bağırıp çağırmayı alışkanlık haline getirmiş olan şeytanlara.

Malum haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. O suskunluğun cezası da artık istese de konuşamamaktır.

Jesus walking on the water by Aivazowsky


Bu buzda yürüme buzda hapis olunma hikayesi Hz. İsa’nın su da yürüme mucizesine gönderme de sayılabilir.

O bir kudret göstergesidir, tabiata hükmetmedir, şeytanın hali ise acz halidir.

Yahya peygamberin Yahudilerin Kralı Herod tarafından başının kesilerek şehit edilmesinden sonra İsa peygamber dağa inzivaya çekilmek istemiş ama halk kendisinin peşini bırakmamış akşam olup yemek saati gelince artık herkes evine köyüne dönsün yemeğini yesin demişler.

Hz. İsa hayır burada yiyebilirler diye cevap vermiş. Havarileri "nasıl olur elimizde yalnızca iki balık ve beş ekmek var" diye itiraz edince" verin o balıklarla ekmeği" demiş Bölünen ekmek ve balıklar çoğalarak beş bin kişiyi doyurmuş.

Karınları doyan halk evine dönmüş, İsa tarafından gölün karşısına gitmekle görevlendirilen havariler kayıkla açılmışlar. O sırada patlayan fırtına havarilerin hayatını tehlikeye atmış. Bunun üzerine suyun üzerinde yürüyerek havarilerin yanına giden peygamber rüzgârı sakinleştirmiş fırtınayı dindirmiş.

Uzaktan suyun üzerinde birinin yürüdüğünü gören havariler onu bir ruh sanıp dehşete düşmüşler. Sonra Hz. İsa korkmayın benim diye seslenince rahatlamışlar. Aziz Peter "senin yanına geleyim" demiş, kendisine izin verilince kayıktan inip yürümeye başlamış ama dev dalgalardan korkarak batmaya başlamış.

Hz. İsa onu "kıt imanlı" diyerek azarlamış ama elinden tutup kurtarmış.

Çünkü su üstünde yürümenin tek yolu varmış. O da imanmış….

 


Comments

Popular posts from this blog

İnferno 4 Felsefe Evi- Limbo

İnferno 2 İniş

İnferno 6 Oburlar