Floransalı Üç Asil Ruh

 

Dali

Bir sonraki bölüme akan şelalenin sesini

Sanki arı kovanının uğultusu gibi duymaya başladığımızda

Ateş yağmuru altında yürümekte olan guruptan

Üç kişinin ayrılarak koştuğunu gördük.

Bize doğru geliyorlardı

Hepsi birden “Kıyafeti bizim memleketimizden gelmişlere benzeyen dur” diye bağırıyordu.

Ah, kollarında bacaklarında ne yaralar gördüm.

Eski yaralar, yeni yaralar

Hatırladıkça acı çekiyorum.

Onlar böyle bağırırlarken Ustam bana döndü ve

 Şimdi bekle, bu kişilere saygı göstermek gerekir.

Eğer burada bulunmasaydık ve üzerimize bu alev yağmasaydı

 Onların değil senin acele etmen uygun olurdu” dedi

 

Biz durur durmaz onlar gene inledi,

Bize yetişip tekrar çember oluşturup dönmeye başladılar.

Güreşçilerin çıplak ve yağlanmış halde darbe almadan evvel,

Rakibini en iyi nasıl tutacağını hesap etmesi gibi

Bir yandan dönüyor, bir yandan da bana bakıyorlardı

 

Ayakları başka yöne giderken, boyunları bana çevrilmişti.

“Bu kızgın kumun kaymasının çıkardığı ses ve

Bizim çıplak, kavrulmuş bedenlerimiz seni iğrendiriyorsa,

Bizim şöhretimizi düşün ve kim olduğunu bize anlat,

Cehennem ’de bu kadar kendinden emin vaziyette,

 Yaşayan ayaklarla gezen!

Bu adımlarını takip ettiğim kişi,

 Şimdi derisi soyulmuş ve çıplak vaziyette çemberi dönüyor ama

Dünyadayken konumu senden yüksekti, inan bana!

İyi Gualdrada ‘ nın torunu, ismi Guido Guerra (Savaş) idi

Aklı ve kılıcıyla çok şey başarmıştır.

Arkamda kumun üzerinde zıplayan Teggiaio Aldobrandi,

Eminim sesi hala yankılanıyordur dünyada.

Ben Jacopo Rusticucci idim,

Her şeyden fazla karım sebep oldu bu hale düşmeme” dedi.

 

Eğer ateş yağmurundan korunabilecek bir kalkanım olsaydı,

Hemen yanlarına koşardım, aşağıya,

Sanırım rehberim de izin verirdi buna.

Ama gitsem, bende kavrulacaktım,

O yüzden onları kucaklayamadım.

 

Rehberim sizin nasıl kişiler olduğunuzu söyler söylemez,

Sizin durumunuza üzüldüm,

Ve bu üzüntü beni kolay kolay terk etmeyecek.

Ben sizin hemşehrinizim,

Sizden hep sitayişle bahsettim, diğerlerinin de aynı şekilde bahsettiğini duydum.

Hem yaptıklarınızla, hem de onurlu isimlerinizle anılmaktasınız.

Buradan ayrılıp, doğru sözlü rehberimin vaat ettiği

Tatlı elmaların bulunduğu yere gideceğim.

Ama önce merkeze inmeliyim” dedim.

 

Ruhun bedenine uzun süre rehber olsun,

Ünün senden sonra da parlamaya devam etsin,

Söyle bana, şehrimizde eskisi gibi kibarlık ve değer bilme var mı?

Yoksa tümden bozuldu mu?

Buraya oradan yeni gelen ve bizimle aynı acıları paylaşan

 Guiglielmo Borsiere’ in sözleri bizi çok üzdü.” Dedi.

 

“Şehre yeni gelenler ve çabuk zenginleşme,

sana aşırılıklar ve kibir verdi Floransa,

Bu yüzden ağlamaya başladın bile” diye haykırdım, yüzümü yukarı kaldırıp.

 

Üçü doğruyu duymuş olan insanların yüz ifadesiyle birbirlerine baktılar.

“Eğer böyle hemen cevap verebiliyorsan,

 Insanlara böyle açık seçik konuşabildiğin için şanslısın

Bu karanlıktan kurtulur da, tekrar yıldızları görebilirsen,

Mutlulukla ‘ben oradaydım’ diyebilirsen,

Dünyada bizden bahset.” 

 

Bunu söyleyip çemberi bozdular,

Uçarcasına gittiler, ‘âmin’ diyecek zaman bile olmamıştı sözlerine.

Rehberim “Artık gitme zamanı” dedi.

O’nu takip ettim. Biraz yürüdük,

Şelalenin güçlü sesi yakından duyulmaya başladı.

Artık birbirimizi duyamaz olduk.

San Benevetto şelaleleri gibi bu siyah su da, gürültüyle dökülüyordu.

Belimde ipten bir kemer vardı,

Önce onunla leoparı yakalayabilirim sanmıştım.

Rehberim isteyince çözüp ipi ona verdim. Düğümlenmiş halde.

Sağına dönüp, çevirdi, uçurumdan aşağıya attı.

 

“Bu yaratık bu acayip işarete cevap verecek” dedim kendi kendime.

Rehberim gözüyle takip ediyordu.

Ah, sadece yaptıklarımızı görmekle kalmayıp,

Düşüncelerimizi de okuyanlara karşı ne kadar dikkatli olmalıyız.

 

Şimdi benim beklediğim, senin de merak ettiğin yaratık görünecek” dedi.

 

Bir adam “yalan gibi görülen” bir hakikatle karşılaştığında susmalıdır.

Susabildiği kadar, çünkü söylemek mahcup eder insanı.

Bir günahı olmasa da.

Ama burada susamam,

Okuyucu, Komedyama yemin ederim ki,

-İnşallah mısralarım uzun ömürlü olur-

Sisli ve karanlık havanın içinde yüzercesine yükselen bir figür gördüm.

En korkusuzların bile yüreğini hoplatacak bir yaratık.

Sanki denize dalmış, kayalara takılan çapayı kurtarmış,

Ayağını dibe vurmuş da,

Hızla yukarı doğru yükselmekte olan biri gibiydi….

 

Comments

Popular posts from this blog

İnferno 4 Felsefe Evi- Limbo

İnferno 2 İniş

İnferno 6 Oburlar