Araf Kanto 12

 

DAĞDAKİ RESİMLER

 

Arabaya koşulmuş olan hayvanların başları önde

 Boyunduruk altında uygun adım yürümeleri gibi,

 Ben de üstadımın bana müsade ettiği kadar,

Ağır yüklerin altında hareket eden ruhlarla beraber,

 Yürüyebildiğim kadar yürüdüm.

 Sonra Virgil: "Onu bırak yoluna devam etsin.Burada herkes kendi gayretiyle,

 Gücüyle tek başına ilerlemeye çalışır.

Gemisini yürütmek için hem yelken açar, hem de küreklere asılır" dedi.

 

Ben doğruldum ama ruhum hâlâ tevazuyla eğilmiş vaziyetteydi.

Yola koyulduk, rehberimi takip ediyordum,

Ruhlarla aramız epeyce açılmıştı,

Daima ileriye bakan rehberim, başını çevirmeden bana seslendi:

 "Yere bak; yolda göreceklerin hoşuna gidecek" dedi.

Yola dizili taşların üzerine resimler yapılmıştı.

Ölüleri hatırlamak için onların hayatlarının nasıl geçtiğini;

Hayattayken nasıl göründüklerini anlatan tasvirler.

Bu yolu geçerken, bazen bu insanların hayatını

Nasıl yaşadıklarını görenler duygulanır ağlar.

Ama sadece merhametliler etkilenir.

 Gittiğimiz yol boyunca taştan heykeller resimler kabartmalar vardı.

Zeus' a karşı ayaklanan Briarus' a gökten yıldırım inmiş,

O an, oracıkta ölmüştü. Şimdi gözlerimizin önündeydi

 Sanki yeni ölmüş, cesedi yeni soğumuş, öylece orada kalmıştı.

 

İlerde bir gurup babalarının yanında, silahları hâlâ üzerlerinde,

Etraflarında devlerin parçalanmış vücutları. Tymbraues, Mars ve Pallas.

Diğer yanda Nemrud, kulesinin dibinde,

İhtirasını paylaşan halkına bakıyor, mutlu kendine güvenli.

 

Ah Niobe, gözleri acı dolu, katledilmiş çocuklarıyla beraber.

 Ah Saul, sen de buradasın!

Gilboa dağında kendi kılıcının üzerine düştün.

Ondan sonra o dağa ne yağmur, ne de çığ yağdı.

 

Ah Deli Arachne seni de gördüm,

Yarı örümceğe dönüşmüş şekilde.

Ördüğün ağ, kendi umutsuzluğuna dönüştü.

 Rehobam artık görüntün kimseyi korkutmuyor!

At arabası korkuyla kaçıyor ama artık kovalayanı yok.

 Alcmeon' da burada, sert zeminin üzerinde,

Annesine bakıyor, kolyenin gerçek bedelini öğrenmiş.

 Asur kralı Sennacherib ve katili oğulları;

Tomris ile Cyrus’ un kavgası;

Tomris: "Al işte susadığın kan burada, iç" der gibi

 

Holofernes' i öldürüp kaçan Asurlular, Truva kenti...

Hangi fırça bu olayları böylesine güzel resmedebilir?

Ölüler, gerçekten ölü, yaşayanlar sahiden canlı gibi.

Orada olup, yaşananlara şahit olan biri bile bu sahneleri benim kadar iyi görememiştir.

İşte böyle, şimdi Havva' nın çocukları;

Kafanızı yukarı kaldırın, önünüzü görmeyin,

Yolunuzdaki tehlikelerin farkına varmayın,

Bakalım ne olacak!

 

Dağın etrafını bir kez daha dolanmıştık ki, rehberim,

"Gözlerini kaldır, yukarı bak, daha neler göreceksin. Bak orada bir Melek var, bize doğru geliyor;

Neredeyse öğlen olmakta. Saygıyla bekle, Bekle ki; melek bizi daha yukarılara çıkartsın.

Bu gecenin başka sabahı yok!"  dedi.


Sürekli bana zamanı hatırlatmasına ve acele etmemiz gerektiğini

Söylemesine öyle alışmıştım ki, artık bu sözler bana yabancı gelmedi.

Güzel melek bize doğru geldi. Üzerindeki beyazlar vardı,

Sabah yıldızı gibi parlıyordu. Kollarını açtı: "Yaklaş" dedi,

"Bundan sonraki basamakları çıkmak kolaydır. Bu davete insanların çok azı uyar.

Oysa insanlık yukarı doğru çıkmak için yaratılmıştır.

En ufak bir rüzgar esince, neden geri düşüyorsunuz?"

Bizi kaya oyuğundan yukarı çıkardı.

Kanadının ucu anlıma değdi. Bundan sonra yolun daha güvenli olacağını söyledi.

Sağımda Rubaconte köprüsü, tepede bu güzel idare edilen kentin klisesi.

Artık düzlüğe varmıştık. Burada o tehlikeli tırmanış sona ermişti. Herşey düzenliydi.

Şehrin merdivenleri eskiden ölçüye, tartıya dikkat edildiği, güvenli zamanlarda

İnşa edilmişti ama öbür tarafta gene dik yamaçlar yükseliyordu.

Tırmanışa devam etmeye başladığımızda, Beati pauperes spiritu ilahisi yükselmeye başladı.

O kadar güzeldi ki, sözlerle anlatılamaz.

 

Burası Cehennem’in girişinden ne kadar da farklıydı;

Araf ta, her giriş ilahilerle oluyor, Cehennem‘de ise çığlık sesleri duyuluyordu.

Kutsal basamakları tırmanıyorduk. Ben artık çok hafiflemiştim:

"Üstadım, benden hangi yük kaldırıldı ki, artık hiç yorulmadan yürüyebiliyorum?"

 

"Alnındaki P 'lerden birini melek sildi, diğerleri de çok belirsizleşti.

Ayakların, "iyi niyetle" yola çıktığın için, bu hayırlı yolu tırmanmakta mahirleşti.

Artık yorulmazlar. Sen tırmandıkça, daha da istekli olurlar."

Ben artık kafalarına bir şey yapmayı koymuş, farkında olmadan gayretle yürüyenler gibiydim.

Öyleleri, ne kadar kararlı olduklarını kendileri de bilmezler,

Taa ki, karşılarına bazı işaretler çıkıp, ne olduğunu anlayana kadar,

Elimi alnıma götürdüm, artık sadece altı tane P harfi kalmıştı.

 


YORUM

 

V-O-M = UOMO = İNSAN

Araf’ın bu bölümünde de geçen kanto da gördüğümüz gibi sanat eserleri tasvir ediliyor. Sanki gerçek gibiler. Bu Tanrı’nın sanatı. Visibile Parlare (görünen konuşma) olarak anlatıyor Dante bunu. Şiirinde görselliği anlatıyor, o gördüğü eserlerde adeta bir şiir gibi.  Geçen bölümde tevazu örnekleri verilerek, kibir günahının panzehri açıklanmıştı. Bu kantoda ise kibirle ilgili pek çok örnek görüyoruz.

Klasik Yunan ve Roma mezarlarında, bazen mezar taşlarının üzerinde resimler oluyor; o kişinin erkek mi, kadın mı, genç mi, yaşlı mı olduğunu görüyoruz. Bazen meslekleriyle ilgili simgeler oluyor. Bazen yazıyla bilgi veriliyor.

 Burada yerde bazı resimler var. O resimler sanki dile geliyor, Dante’ ye bazı hikayeleri hatırlatıyor. Bu kantoda şiir görsel bir biçimde yazılmış. İtalyanca aslında dört dizenin alt alta ilk mısraının baş harfi V hepsinde Vedea kelimesiyle başlıyor.

V

Vedea- gördüm

O

O Niobe, (Ah, Niobe)

O Saul,

O folle Aragne olarak O harfiyle başlıyor.

M

 

Sonra M harfi geliyor, dört adet üçlük hepsi de Mostrava  (Gösterdi) kelimesiyle başlıyor.

VOM- UOM- UOMO İtalyanca İnsan demek.

Kibir günahı anlatılırken, baştan aşağıya şiirin metnine baktığımızda VOM-İNSAN kelimesini görüyoruz.

 Yunan felsefesinde Protogaras, “İnsan herşeyin ölçüsüdür” der. Aristo felsefesinde de Ölçü- Metron çok önemlidir. Dante ’de ilhamını çoklukla Aristo felsefesinden alır, ona “bilenlerin hocası” der. Bir insan bir şeyi değerlendirirken, kendi ölçüsüne göre değerlendirir. Birine göre bir şey iyiyken birine göre kötü olabilir. Birine göre bir şey orta karar iken birine göre aşırı veya yetersiz olabilir. Dolayısıyla ölçü insandır, kişiden kişiye değişir.

Latince de, akıl ve ölçü kavramları aynı kökenden gelir. Dolayısıyla, aklın çalışma yöntemi de ölçüye göredir. Bir şeylerle mukayese ederek, akıl yürütürüz. Bir davranışın “kibirli bir davranış mı, değil mi?” sorusunun cevabı da kişiden kişiye değişebilir. Dante, Kibri Araf’ta ilk terasa koyarak, birinci günah olarak kabul etmiş.

Şeytanın ilk günahı da kibirdir. “O topraktan yaratıldı ben ateşten, onun için ben üstünüm Adem’e secde etmem” demiştir. Dante burada VOM-İnsan yazarak sanki kibrin bizim içimizde olduğunu anlatıyor.

Kendisi de bu yöntemi uygulamakla deminki sanat eserlerinde gördüğümüz gibi visible parlare (görünen konuşma) örneği veriyor. Örneklerden biri Nemrut, o da Ulyses gibi, (Cennet, Cehennem ve Araf olmak üzere) her üç ana bölümde yer alıyor.

Ruhlar Matta İncil’inden “Beauti Pauperes Spiritu” sözlerini söylüyorlar.

(Blessed are the poor in spirit, for theirs is the kingdom of Heaven Matthew v 3)

Ne mutlu ruhta yoksul olanlara!

Çünkü Göklerin Egemenliği onlaradır.

Bu sözleri, Hz. İsa dağa çıkıp vaaz verdiği zaman söylüyor. Tevazu sahibi ruhların Cennet’e varacağını ifade eden bir söz, insanı elindekiyle yetinip, mutlu olması için teşvik ediyor. Bu kantonun sonunda Dante’nin alnından P harflerinden biri siliniyor.

Verilen diğer örnekler:


Arachne çok iyi tığ örmekle övündüğü için Athena onu örümceğe çevirmiş.

Niobe evlat sayısıyla (yedi kız yedi erkek evlatla) övündüğü için, Apollo ve Artemis kıskanıp öldürüyor çocuklarını. Yunan mitolojisinde Manisa yakınlarında ki ağlayan kaya Niobe’ yi temsil ediyor.

* "İyi idare edilen şehir" diyerek (ve Rubeconte köprüsü diye anlattığı bölümde) yine Floransa'yla dalga geçiyor, ölçüde tartıda sahtekarlık yapanları ima ediyor.

 

 

 












Comments

Popular posts from this blog

İnferno 4 Felsefe Evi- Limbo

İnferno 2 İniş

İnferno 6 Oburlar